İnsanoğlu; tohumdan alır yaşama dair inadını ve gelişmeye dair o önlenemez hevesini. Küçücük bir tohumla başlar hayat.
Emek ve lezzet, üretim ve gelişim; hep bir tohumla başlar. Tohum; kutsal bir başlangıçtır. Bir mucize gibi. Bu mucizevi başlangıcın kutsal yolculuğunda biz de hayata lezzet katan bir değer yaratıyoruz. Ortaya çıkardığımız şey bir ürün olsa da yaşama mutluluk ve tat katmasıyla onun değere dönüştüğünü biliyoruz.
Bundandır o mucizevi tohumun bizim için değerli olması.
Hayat ve umut belirtisidir tohumun filiz verdiği, topraktan kendini gösterdiği o an.
Yaşamı kucaklayıştır, bereketi selamlayıştır. O filiz; sevgi ve emekle büyür ise tüm nimetlerini insanlığa cömertçe sunacaktır.
Yaşamı kucaklayıştır, bereketi selamlayıştır. O filiz; sevgi ve emekle büyür ise tüm nimetlerini insanlığa cömertçe sunacaktır.
Yola çıktığımız ilk günden beri tohumundan ayrılan filizin gökyüzüne yükselirken kendine güç veren o inadını, çalışkanlığını ve heyecanını örnek aldık. Nasıl ki tohum, hiç vazgeçmeden ve taviz vermeden büyümeye devam ettiyse biz de daima daha yükseğe ulaşmak için emek harcadık.
İşte bizim yolculuğumuz...
Tohumun gökyüzüne ulaşma inadında hayat bulan yolculuğumuz.
O çiçek günü geldiğinde yerini leziz bir meyveyle değişir.
“Son”dan doğacak yeni başlangıçlar vardır; tıpkı her başlangıcın da bir sonu olduğu gibi. Bozulup dökülmesinde, yepyeni bir meyvenin ortaya çıkış müjdesi vardır; seyrine doyum olmayan çiçeğin. Daha başka pek çok güzelliğe vesile olacak bu müjde, aslında bir değişimin habercisidir.
O çiçek günü geldiğinde yerini leziz bir meyveyle değişir. Her değişim gibi bu da daha lezize geçişi anlatır. Çiçek, güzelliği ve renkleriyle doğayı usta ellerden çıkan fevkalade bir tabloya dönüştürse de meyvesi tüm insanlık için lezzet olur. İşte bu yüzden bizim için de değişim ve gelişim hep daha iyiye doğru yol almaktır.
Şahane bir çiçekten kusursuz bir meyve yaratan bu mucizeye borçluyuz; yolculuğumuz boyunca gelişimden asla vazgeçmememizi. Daha iyisi için her yeni gün kendimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Çünkü bunu borçluyuz; o meyveye de o çiçeğe de.
Bereketli topraklarda yetişen her meyve; yaşamımızın temel taşı...
İnsanoğluna bahşedilmiş en büyük hazinedir; bizi daima kucaklayan ve nimetlerini sunan toprak. Berekettir çünkü o. Bereketli topraklarda yetişen her meyve; yaşamımızın temel taşı, mucizenin diğer adı, damağımızın eksilmeyen tadıdır. Toprağın üzerine düşen küçücük bir tohumla bizlere sunduğu tüm güzelliklere her zaman hayran kaldık.
Bu güzelliklere güzellik katarak bereketi ikiye katlama ve insanlığa türlü lezzetler sunma becerisini de aslında topraktan kazandık. Var oldukça toprak, sundukça bize nimetlerini; emeğimizi var gücümüzle ortaya koyarak eksiltmeyeceğiniz damaklardan eşsiz lezzetleri.